Selamün Aleyküm…
Kurban Allah için kesilir, dolaplarımızı et ile doldurmak için değil.
Bu fani dünyada hep bir hesap kitap derdindeyiz. Kurban nedir? Daha bunu bile idrak edemeden. Kaç kilo et çıkar, dolabımıza etler sığar mı? Sizin kurbandn kaç kilo et çıktı. Artık bunların hesabını yapar olmuşuz.
Ben müslümanım diyen bir insan için, kurban kesmek bir ibadettir. Allah için mal varlığını, Allah için feda etmeye hazırım demektir. Allaha yaklaşmak ve rızasını ve merhametini kazanmaktır.
Artık kurbanlar, et hesabı kilo hesabı haline gelmiş. Bilinçsizce kim için ne için kestiğimizi bilmeden et bayramı olarak adlandırılmış bir dini bayram haline gelmiş.
Her yıl klişeleşmiş sorulardır. Kaç kilo et çıktı. Dolabımıza etler sığar mı? Ve bunların dışında artık evlerde 2 tane dolap kullanan müslüman kardeşlerimiz var.
Kurbandan önce ön plana çıkmayan derneklerimiz. Kurban zamanı çok yardım sever ve paylaşımcı olarak kendilerini tanıtıyorlar. Bunların dışında kısa filmler, reklamlar, afişler derken, ismini bile duymadığımız derneklerin varlığını görüyoruz.
Artık o kadar çok dernekler çıkmış ki kime güvenip güvenmeyeceğimizi bilemiyoruz. Bizim milletimiz ise hep fakirlere yardım konusunda çekimser kalıyor.
Yanlış anlaşılmasın asla derneklere karşı değilim. Aksine bu derneklerimiz sadece kurbanda değil her zaman yardımlarını görmek isteriz.
Benim hep aklıma takılan bir soru vardı. Bir derneğimize gittiğimiz zaman bir bağış yapıyoruz ve o bağışı yaparken fakir, yetim, öksüz kardeşlerimize diye veriyoruz. Ama bunun dışında yardım verdiğimiz derneklerin ortalama çalışanları var kendi masrafları var. Bunları kimin bağışları ile yada nasıl karşılıyorlar.
Bu yazımda ise Konya’da bir derneğimizi ziyarete gittiğimde yaşadıklarımı ve sorularımın cevaplarını sizlere aktarmak istiyorum…
İsim vermekte çekinmeyeceğim bir derneğimizin çalışmalarını anlatmak isterim. Aklıma takılan çok sorular vardı. Soruları sormak için Konya’da RİDA derneğimizi ziyarete gittim.
Kapıdan içeriye girdiğimde ise hafif kilolu ve güler yüzlü bir ağabeyim karşıladı. Daha ne söyleyeceğimi yada ne istediğimi bilmeden içeri buyur ederek. Ne içmek istediğimiz sordu.
Ama ön yargı ile gittiğim için içeceğim her şey de bir yetimin hakkının olduğunu düşünerek. Teşekkür ederek içmeyeceğimi söyledim.
Basından ve halkla ilişkiler sorumlusu Hasan Hüseyin Güngör isimli bir ağabayimiz. Bir birimizi tanıdıktan sonra, aklıma takılan soruları sormaya başladım.
İlk sorum şu olmuştu. Burada çalışanların masraflarını nerden karşılıyorsunuz? Verdiğimiz bağışlar eksiksiz bir şekilde sahiplerine ulaşıyor mu?
Çok sakin, tebessüm ederek biz bu tür sorular ile çok karşılaşıyoruz diyerek konuya girdi bende bir an rahatladım demek ki bu soruyu tek ben sormamışım.
Pür dikkat dinlemeye başladım. Anlatmaya başladı. Bizim bu derneğimizde asla yetime, öksüze, fakire verilen bağışlar burada çalışan arkadaşlarımızın evine girmez. Derneğimizin en ufak bir masrafında kullanılmaz.
Konuya vakıf olarak peki bu masrafları nasıl karşılıyorsunuz dedim. RİDA derneğimizin 40 yardım severleri var dedi. Bizim maaşlarımızı derneğimizin giderlerini hepsini 40 yardım severimiz karşılıyor dedi. Onlarda bunun bilince olarak dernek çalışana yapılan yardım en güzel yardım düsturu olduğunu düşünerek ihtiyaçlarımızı karşılıyor dedi. Masada çayı göstererek içtiğimiz çayı bile onlar karşılıyor dedi.
Yetime,öksüze, fakire yapılan yardımları olduğu gibi sahiplerine ulaştırmak bizim boynumuzun borcudur dedi. Aklımdaki soru işareti bir anda silinmişti.
Konuşmasına devam ederek, biz tek Türkiye’de değil Yurt dışındaki yetim ve öksüzler içinde yardım programları yapıyoruz dedi. Her kurban bayramında evinden ailesinden uzakta kurbanının kesen bir koca yürekli bir ağabeyimiz varmış. Düşünüyorum herkes sevdikleri ile kurban keserken, dernek gönüllüleri ağabeylerimiz Allah katın da en büyük sevapları alıyorlardır.
Yetim ve öksüzlerin hakkına gasp etmeyeceğimi anladıktan sonra tebessüm ederek. Hasan Hüseyin ağabeycim bir çayını içerim dedim.
Kurbanlarımız RİDA derneği ile emin ellerde.