Muhafazakarlığın ve İman değerlerinin güçlü olduğu Türkiye’nin en büyük olgusunun, aile değerlerinin temelindeki çözülmeyen bağlılık olduğu söylenir.
Peki sosyal medya iliklerimize kadar işlemiş ve aile hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmişken Türk milletini diğer milletlerden ayıran özelliği aile değerlerimizin yaşadığını söyleyebilir miyiz?
Birçok insanı sabahın ilk saatlerinden gecenin son saatlerine kadar esiri altına alan sosyal medya artık sınırlarını zorluyor. Ama sınırlarını zorladıkça da insanların cazibesi haline geliyor.
Sosyal medya tıpkı sigara, alkol bağımlılığı gibi insanları esaret altına alıyor.Günümüz de artık hiç bir çocuk 'sokakta oyun oynamıyor, 'canım sıkıldı gidip biraz kitap okuyayım, arkadaşlarım ile zaman geçireyim' demiyor. Sosyal medya kişilerin sosyalleşmesini engelliyor.
Canımız sıkıldığında zamanımızı (Facebook ,Twitter , Instagram vb. yerlerde) geçirmek istiyoruz. Ama sosyal medyasız bir faaliyet düşünemiyoruz. Sosyal medya bizi o kadar köleleştirmiş ki ailemizden, arkadaşlarımızdan, çevremizden, manevi değerlerimizden koparmıştır.
BİZİ SOSYAL MEDYA SÖMÜRÜYOR
Öyle bir cazibe haline gelmiştir ki sosyal medya, annemizi, babamızı, kardeşimizi, eşimizi, evlatlarımızı, arkadaşlarımızı bile aynı safta toplayabilmiştir. Hani canımız sıkıldığı zaman kitap okumak istemeyiz; sokakta oyun oynamak istemeyiz sanki kitap okumak, top oynamak bizim için boşa geçen zamanmış gibi gelir.
Sosyal medya dersine çok iyi çalışmış olması gerek ki albenisi ile bütün ihtiyaçlarımızı karşılıyor. Asla sıkılma söz konusu olmuyor. Çünkü sokak oyunları, arkadaşlar, kitaplar, diziler, filmler hepsi 'sosyal medya’ya taşındı. Tabiri caizse ne arasak sosyal medyada var.
BENİ KAÇ KİŞİ TIKLADI ?
Uzun yıllardır hiç anlam veremediğim bir konudur, kendimizi başka insanlara beğendirmek.
Bir fotoğraf çektiririz sosyal medyada paylaşırız ve sonra da gözümüz kulağımız, kaç kişi beğendi, kaç kişi paylaştı diye bekler dururuz. Acaba neden kendimizi başkalarına beğendirmeye çalışıyoruz?
Bir tabir vardır arkadaşının kim olduğunu söyle senin kim olduğunu söyleyeyim. Hep bir çevre sirkülasyonu içerisindeyiz. Sanki sosyal medyada boy göstermez isek kimse bizi beğenmeyecek, kimse bizimle konuşmayacak algısı oluşturuyoruz.
EVDE BULGUR PİLAVI SOSYAL MEDYADA KEBAP
Hububat fiyatlarına baktığımız zaman, her yıl bulgur pilavının fiyatı artıyor. Düşünüyorum sosyal medyada kebaplar, tavuklar, pirzolalar ve farklı ülkelerin mutfakları tercih edilirken, mesela Çin mutfağı, İtalyan mutfağı, Fransa mutfağı peki Türk mutfağının bulgur pilavını kim tercih ediyor? Sosyal medyada kimse bulgur pilavı yemiyor ise peki fiyatlar neden artıyor?
Bir ayeti kerime ile konuyu pekiştirmek istiyorum.
(Enfâl Suresi), 47. Ayet
Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını kuşatıcıdır.
Hep bir gösteriş içinde yaşıyoruz. Kimliğimizden utanırcasına hep güzel yediklerimiz, içtiklerimiz ve giydiklerimiz ile sosyal medyada övünür ve gösteriş yapar olmuşuz.
SOSYAL MEDYA’YA GÖRE TÜRKİYE’DE YOKSUL İNSAN YOK
Hep bir batılılaşma yoluna gittiğimizden dolayı ve sosyal medya kalite standartlarımızı yüksek gösteriyor. Ama sosyal medyanın göremediği yoksulların da olduğunu biliyoruz.
O kadar kalitemizi yüksek göstermişiz ki sokakta karşımıza çıkan ihtiyaç sahiplerine bile inanmaz duruma gelmişiz. Bir lokma ekmeğe muhtaç aileler var bu ülkede, belki şuan içinizden yok artık dediğinizi duyar gibiyim şahit olduğum bir konuyu sizlere lanse etmek istiyorum.
SOSYAL MEDYANIN GÖREMEDİĞİ ÇİÇEĞİN AİLESİ
Kendi maddi standartlarıma ve çevremdeki eş, dost, akrabalarımın maddi standartlarına baktığımda ben de daha 1 ay öncesine kadar Türkiye’de açlık ve yoksulluk olmadığını düşünüyordum. Çiçeğin ailesini tanıyana dek.
Çiçek lise 3. sınıf öğrencisi, 4 kardeşler 3 kız bir erkek en küçük kardeşi 8 yaşında adı Can. Anne ve babaları bir trafik kazasında vefat etmiş. Sadece başlarında babaanneleri var. 5 kişilik bir aile onlar şuan.
Tek geçim kaynakları ise babaannelerinin 3 aylık aldığı yaşlılık maaşı. Tabiî ki de yetmiyor, yetmesi de imkansız. Aldığı maaş 3 aylık 600 lira. Şimdi diyeceksiniz diğer kızları neden destek olmuyor, neden çalışmıyor.
Çiçeğin 2 kardeşi de engelli biri işitme diğeri psikolojik, en ufak kardeşi de 8 yaşında. İşitme engelli kardeşinin %35 raporu var ama devlet maaş bağlamıyor. Yönetmeliğe göre en az %40 olması gerekiyor muş. Şimdi diyeceksiniz bu aile nasıl geçiniyor.
Selçuk Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesinde birkaç bayan arkadaşımızın kendi harçlıklarını toplayarak her ay belli miktarda aileye destek olmaya çalışıyor. Buradan harçlıkları ile aileye destek olan öğrenci arkadaşlarımızdan Allah razı olsun. Unutmayın Peygamber efendimiz de hem yetim hem de öksüzdü.
Sosyal medyadan başımızı kaldırıp manevi değerlerimizi idrak edelim.