Son gezimizden bu yana bir buçuk yıl geçmişti. 2014 yılı ocak ayında yeni seyahatimizin yeni dünya diye bilinen Amerika Kıtası’nın güneyinde bulunan ve şu an yazı yaşayan, ekonomileri ve bu günlerde geçirdiği süreç bize çok benzeyen Arjantin ve Brezilya’ya yapılmasına karar vermiştik. İnternette yaptığımız araştırma sonucu Güney Amerika'ya turu bulunan şirketlerden THY ile aktarmasız uçan Prontotur’u tercih ettik.
Konya dan Hasip Şenalp, Ahmet Özer, Sefa Coşkun, Ali Can, Nuri Odacı, Mustafa Ulukara olmak üzere 6 kişi olmuştuk. 19 ocak sabah 9,30 da hareket edecektik. Konya hava alanının sis, yağmur kar gibi sebeplerle sık sık rötar yapmasından dolayı işi riske bırakmamak için bir gün öncesi akşamdan gidip İstanbul Yeşilköy’de havaalanı otelinde kalmanın doğru olacağını düşünerek 18 ocak günü Konya’dan hareket ettik.
19 ocak sabahı turun rehberi Ekin Hanım bizi beklemekteydi. Öğrendiğimiz kadarıyla Ankara’dan ve İstanbul dan katılmalarla toplam 24 kişiydik. Ankara dan kızı ile birlikte katılan Pof. Dr. Nurettin Bilici hoca ve İstanbul dan katılan Dr. Oya Hanım da aslen Konyalı olunca nerdeyse grubun yarısı Konyalı olmuştu.
Gezimize ilişkin notları; Sefa Coşkun bey tutacak, dönüşte birlikte yazacaktık. Fotoğraflar her zamanki gibi Ahmet Özer abiden olacak ve yine en son editörlüğü de Hasip Şenalp abi yapacaktı. Ancak seyahatimiz hayırlısıyla bitirip Konya’ya dönüşümüzden iki gün sonra Nurettin Bilici hoca gezi notlarını göndermişti bile. Biz de tuttuğumuz notları kendimize saklayıp, hocanın notlarının yayınlanmasının uygun olacağını düşündük.
Şimdi o gezi notları ile, siz değerli okuyucularımızda bizimle beraber; Arjantin, Uruguay, Brezilya ve Paraguay devletlerini tekrar gezeceğiz. Sayın hocamız Prof. Dr. Nurettin Bilici’nin kaleminden gezi notlarına geçmeden bir iki hususu önemlerine binaen özetlemek isteriz.
Tabiat olarak ne gördünüz derseniz; yeşil yemyeşil dahası Amazon ve Yağmur Ormanları’yla şehirler iç içe… Havası gerçekten güzel, tenlerimiz rutubetten değil, güzel havadan kadife gibi olmuştu. Buenos Aires zaten güzel hava demekmiş, orda öğrendik. Ne yediniz derseniz; Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay ülkeleri et obur. Bu ülkelerde hayvancılık ve deri mamülleri önemli endüstri kaynağı; böyle olunca bu ülkelerde yemek ve lokanta denilince etten başka bir şey düşünülmüyor. Ehl-i Kitabın kestiği yenir fetvasınca, gerçekten, doğal lezzetteki etleri yedik. Fakat bir iki gün dinlendirilmeden pişirdikleri için sert ve bizim damak tadımıza uygun değildi.
Rio’da insanların, güneşin doğuşuyla birlikte, nerdeyse tüm şehir insanının, genci yaşlısıyla, deli gibi spor yaptığını gördük. Darısı bizim ülkemize demekten kendimizi alamadık. Bu ülkeler İspanyol-Portekiz sömürgesi olduğu için yerliler öldürülerek, etnik olarak nüfus ağırlığı elde edilmiş. Ekonomik olarak Arjantin-Brezilya bizimle aynı potada gösterilseler de bizden hem pahalı, hem geriler. Yani ülkemiz hala her şeyiyle dünya cenneti… Kıymetini bilelim.
Şimdi sizleri Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Nurettin Bilici hocamızın gezi notları ile baş başa bırakıyoruz.