Ürdün’de okul bekçisi iken üniversiteyi bitirerek öğretmen olan Ömer el-Bedur, yaşadıkları yerlerde okul olmayan çocuklara gönüllü öğretmenlik yapıyor.
Başkent Amman’ın 180 kilometre güneyindeki Et-Tafile ilinde yaşayan 31 yaşındaki Bedur, öğretmenliğe bir gelir kapısı değil misyon olarak bakıyor ve toplumun kalkınmasına katkı sağlayacağını düşündüğü için öğretmen olmaya karar verdiğini söylüyor.Bedur, AA muhabirine, bekçilikten öğretmenliğe uzanan süreci ve gönüllü olarak ülkenin ücra noktalarında çocuklara verdiği eğitimi anlattı.
Bekçilik yaparken öğretmen olmaya karar verdi
Ürdün’de bir okulda bekçilik yaparken 2010 yılında üniversite tahsilini bitirmesi gerektiğine kanaat getirdiğini söyleyen Bedur, 2014’te birincilikle lisans diplomasını aldığını belirtti.
Bedur aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığınca öğretmen olarak atandığını ancak bunun kendisini tatmin etmediğini dile getirdi. Öğretmenin toplumdaki rolünün önemine inanan Bedur, meslektaşlarından biraz farklı bir yol seçti.
Ülkenin ücra noktasında çadırlarda yaşayan çocuklara ulaştı
Bedur, Tafile kent merkezinin onlarca kilometre uzağında Tafile ile Kerak arasında kalan ülkenin güneyindeki Burabeyta bölgesinde, her türlü imkandan yoksun çöllük alanda çadırlarda yaşayan çocuklara ulaştı. Yaklaşık 170 kişilik bir nüfusa sahip ilkel bir yaşam süren bölge halkı, çocuklarını yaşıtları gibi sınıflarda eğitim alabilmeleri için okula gönderemiyor.
İptidai şartlar altında eğitim seferberliği
Bölgedeki çocukların bu durumu karşısında harekete geçen Bedur, herhangi bir görevlendirme olmadan ve hiç bir karşılık beklemeden buradaki çocuklara öğretmenlik yapmayı görev edindi.
Ürdünlü öğretmen, mesaisinden arta kalan zamanlarda haftada üç kez buraya gelerek çocuklara öğretmenlik yapmaya başladı. Çocuklar, kendileri için hazırlanan derme çatma çadırda öğretmenlerini sabırsızlıkla bekliyor. Ürdünlü eğitim gönüllüsü Bedur da yanında getirdiği tahtada çocuklara ders anlatıyor.
Derme çatma çadırda ders veriyor
Bedur, "Amacım insanların benim hakkımda konuşmaları değil. Peygamber Efendimiz de ilk öğretmendi. Bu çocuklar için yapabileceğim en küçük görevi yapıyorum. O da en basit bilgileri onlara verebilmek." dedi.Ders anlattığı çadıra işaret eden Bedur, bunun gibi açık alana kurulan derme çatma üç çadırda dokuz çocuğa eğitim verdiğini aktardı.
"Okula ulaşmaları imkansız"
Bedur, özellikle Kovid-19 salgını sürecinde uzaktan, internet üzerinden eğitime geçilmesinin ardından bu çocukların eğitim haklarını büsbütün kaybetmemesi için kendi kendine bir şeyler yapma sözü verdiğini söyledi."Bu insanların elektriği yok internetleri nasıl olsun." diyen Bedur, Burabeyta’daki çocukların çoğunun eğitimsiz olduğunu, anne-babalarının da okuma-yazma bilmediğini ifade etti.Çocukların yaşadığı mahrumiyeti telafi etmeye çalıştığını belirten Bedur, "Okula ulaşmaları imkansız. Okul buradan 6 kilometre uzaklıkta ve oraya ancak yürüyerek gidilebiliyor. Taşlı dikenli yolda yürüyerek gelen çocukların ayakkabıları parçalanıyor." dedi.
"Buradaki eğitim şartlarını görünce bazıları onlarca yıl öncesine döndüğümüzü sanabilir"
Bedur, çocuklara verdiği eğitime ilişkin ise şunları söyledi:"Onlara verdiğim eğitim, okul müfredatına bağlı değil; okuma-yazma ve aritmetik gibi temel bilimleri öğretiyorum. Buradaki eğitim şartlarını görünce bazıları onlarca yıl öncesine döndüğümüzü sanabilir fakat Burabeyta’daki çocuklar için gerçek bu." Böylesi bir zorluğu yüklenmesini isteyen olmamasına rağmen kendisine vazife edinen Bedur, eğitim-öğretimin ulvi bir mesajı olduğunu ve bunun da her şeyin üzerinde bulunduğunu dile getirdi. Arap Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu (ALESCO), 2021’de Arap dünyasının yüzde 21’inin; erkeklerin yüzde 14,6’sının, kadınların da yüzde 25,9’unun okuma-yazma bilmediğini açıklamıştı. Ürdün’de okuma-yazma bilmeyenlerin oranının ise yüzde 5,1 olduğu aktarılmıştı.